İsviçre’de yaşayan 76 yaşındaki Papaz Abdullah Dağ, yıllar sonra geldiği köyündeki 1600 yıllık tarihi Mor Kuryakos Kilisesinde anavatan hasretini dindirip, eski günleri yad edip özlem gideriyor. Papaz Dağ, 1974 yılında köyden ayrıldığında 64 Süryani aile bulunurken, çeşitli sebeplerle 1990 yılında Süryani aileler köyden tamamen ayrılıp Avrupa ülkelerine göç edince köyün tek papazı olan babası Şemun Dağ da göç kervanına katılıp kiliseden ve köyden ayrıldı.
İLK OLARAK BABASI GERİ DÖNDÜ
2000’li yılların başında anavatan hasretine dayanamayan baba Şemun Dağ, yatalak ve hasta haliyle en son kişi olarak ayrılığı köyüne yine ilk gelen kişi olarak her yıl yaz aylarında görev yaptığı kiliseye yerleşmeye başladı. Baba Şemun Dağ, bu sene 106 yaşında hayata gözlerini yumunca mezarı kilisedeki azizlerin mezarına defnedildi. Oğul papaz Abdullah Dağ da, babasının kültürel mirasına sahip çıkmak için babası gibi her yıl yaz aylarında geldiği köyünde kiliseyi açıp, yaz tatilini burada geçirmeye karar verdi. 11 kardeş olan Dağ ailesinde babası gibi ruhanilik görevini üstlenen Papaz Abdullah Dağ, eşi Nıcme ile birlikte köye gelip hem kiliseyi canlı tutuyor hem de anavatana geri dönmek isteyen veya yaz tatilini köyde geçirmek isteyen Süryani ailelere örnek oluyor. 50 yıllık köy özlemini dindiren Süryani Papaz Dağ, göç ettikleri tarihte bazı bölümleri bakımsızlıktan yıkılan kilisenin onarımı ve köye tekrar Süryani ailelerin geri dönmesi için çalışmalar da yürütüyor. Papaz Dağ’ın hedefi şimdi göç ettiği tarihte 64 Süryani ailenin bulunduğu tekrar Süryani ailelerin geri dönüşünü sağlamak.
“AVRUPA’DA Kİ ÇOCUKLARIMIZIN DÖNMESİ İÇİN ÇOK UĞRAŞIYORUZ”
Süryani Papaz Abdullah Dağ, “Burayı çok özlüyorum, gittiğimde tekrar dönmek için gün sayıyorum. Hatta ve hatta bunu da söyleyebilirim; hasta olarak geliyorum buraya, iyileşmiş bir kişi olarak dönüyorum İsviçre’ye. Boşalan bataryalarımı tamamen doldurup gidiyorum ta ki gelecek seneye kadar. Bizim köyümüz, bizim yaşadığımız, bizim doğduğumuz yer. İnsan doğduğu yerden bıkar mı veyahut sıkılır mı? İyi günlerimiz, kötü günlerimiz oldu Müslüman komşularımızla, ama yine de biz çok güzel de anlaşıyoruz. Şimdi ki gençler hele çok saygıdeğer, saygı gösteriyorlar, sevgi gösteriyorlar, anlayış gösteriyorlar, hoşgörü var, yani eskisinden daha fazla güzel. Buradayken annem, babam, kardeşlerim, köylülerim, kilisem, çocukluğum, kavgalarım, yaramazlığım aklıma geliyor. Çok yaramazdım. Burada olmak çok ayrı bir duygu. Çok ağladığım oldu buraya gelirken ama göstermek istemiyorum, ama bazen saklayamadığım da oldu. İnşallah köyümüz eski günlerine geri döner, umudumuz var. Avrupa’da ki çocuklarımızın dönmesi için çok uğraşıyoruz. Onların da burayı gelip de görmeleri için uğraşıyoruz” dedi.